Kısa günün karı… Bir sürü bir şeyler boyadım yine bugün.
Beğenmedim tekrar tekrar boyadım. Renklerini değiştirdim. Dekupaj kağıtlarını
milim milim kestim denedim… Ortaya şimdilik bir tek bu tepsi çıktı. Koyu
kahveye boyandı, zımparalandı, tekrar boyandı… Sonra mumlanıp beyaza … Bir daha
bir daha beyaza... Dekupaj kağıdını yapıştırıp hemen resmini çektim. Henüz
koruma tutkalları, verniği filan yapılmış değil. Tam yazlık bir tepsi oldu.
Yine aşık olduğum renklerde tabii; mavi-beyaz :) Mutfakta, kendime ev hediyesi
olarak aldığım maviş su ısıtıcım ve ekmek kızartma makinemle uyum içinde :) Bir
ay öncesine kadar sadece bir adet kardan adamlı plastik bir tepsi sahibi olan insan için bunca tepsi muhabbeti gerçekten enteresan :) Hayat işte…
Çook eski günlere götürdü nedense bu tepsi beni… Yıllar önce
her yaz gittiğimiz Akçay’lı günlere… Terasta edilen ikindi kahvaltılarına, akşamüzerlerine…
Ne güzel günlerdi. Hani hep “çocukluğunuzun, gençliğinizin kıymetini bilin”
filan denir ya… Ben annem ve babamın gençliğini özledim galiba sadece… Saçma
sapan sorunlarla uğraştığımız o tasasız günleri… Ne tepsiymiş ama ! :) Edip Cansever'in Masa'sını anımsattı bana:
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu...
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder