CO2 Fraksiyonel Lazer

Öncelikle, CO2 fraksiyonel lazerin mantığı nedir öğrenmek için internetten bulduğum en sade ve anlaşılır açıklamalara bir göz atalım:

Fraksiyonel lazer günümüzde geliştiren en etkili lazer tedavisidir. Son 10 yılda gelişen lazer teknolojisi ile; akne izi, gözenekler, yara izi, yanık izleri, yüz ve boyun kırışıklıklarının tedavilerinde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.

Etkili cilt gençleştirme, soyma, yara ve izlerinin, kırışıklıkların düzeltilmesinde 3 çeşit lazer ön plana çıkmıştır.
1.Erbium-glass:1540nm
2.Erbium-yağ:2940nm
3.CO2lazer:10650nm

Lazerin etkinlik derecesini belirleyen en önemli faktör lazer ışığının dalga boyudur. Dalga boyu lazerin deride hangi derinliğe indiğini gösteren bir parametredir. Er-glass ve Er- yağ sistemleri düşük dalga boylarına sahip lazerler olarak derinlikleri daha yüzeysel olup etkinlikleride daha sınırlı olmaktadır. Bu nedenle derinin alt katmanlarına inmeyi gerektiren izlerin ve kırışıklıkların tedavisinde başarı oranı düşmekte ve çoklu seans sayıları gerektirmektedir. CO2 fraksiyonel lazerler 10650nm dalga boyu ile cildin orta tabakası olan dermisin en derin kısımlarına nüfus ederek cilt yenileme, doldurma ve gençleştirme (farklı nedenle oluşan izlerin düzeltilmesinde) tedavilerinde kullanılır.

Benim lazer maceram !

Bu işe, bir çok doktorun tedavisi yok dediği, yüzümdeki kılcal damar çatlaklarını lazerle yakarak beni bu dertten büyük oranda kurtaran sevgili dermatoloğum  Arda Bey sayesinde bulaştım. Çeşitli nedenlerle kendisini her ziyaret edişimde mucize bir krem, vitamin, tedavi önermesi için sıkıştırdığım doktorum, cildimin iyi olduğunu sadece güneşten korunmam gerektiğini söyleyerek beni savuşturmaya çalışmaktan bıkmış olmalı ki sonunda bana fraksiyonel lazer yapmayı önerdi. Acısız, basit bir uygulama olmasına rağmen etkilerinin kalıcı ve yüz güldürücü olduğunu söyledi.

“Hekimden sorma çekenden sor” mantığıyla biraz araştırma yaptım ancak forum sitelerindeki birkaç tutarsız görüş dışında, bu işi deneyimlemiş ve adam gibi anlatmış birini bulamadım. Bunun nedeni sanırım, tüm bayanların, bana çok tuhaf gelen bir şekilde, bu gibi faaliyetlere katıldıklarını sır gibi saklamalarıydı. Hepsi doğuştan güzel bir cilde, yaşlanmayan genlere sahip (!) bu hemcinslerimi buradan kınıyorum. Her zamanki “Allah’ın bildiğini kuldan ne saklayayım” felsefemle, bilgi paylaşmanın, insanlara yardımcı olmanın, mutluluğun temel koşullarından biri olduğunu keşfettiğimden, bu konuda dilim döndüğünce sizi aydınlatmaya çalışacağım.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, çıt kırıldım, acıya tahammülü olmayan bir yapınız varsa bu işe hiç kalkışmayın. İnternette yazdığı ya da doktorunuzun size söyleyeceği gibi acısız bir işlem değil. Hatta ömrü hayatımda böyle bir acı çekmedim desem yeridir.

Cildin ihtiyacına göre 1-6 seans yaptırmanız gereken fraksiyonel lazer biraz maliyetli bir işlem. Sanırım leke ve derin skarlar için 6 seans önerilirken benimki gibi amacı sadece cildin biraz toparlanması ve kollajen üretiminin bir miktar artması olanlar için  3 seansın yeterli gelebiliyormuş. Zaten genelde 3’er seanslık paketler halinde satılıyor. Seanslar 4-6 hafta arayla yapılıyor. Lazer sonrası cildin güneşten korunması gerektiğinden tedavi için kış ayları tercih ediliyor. Yoksa ciltte kalıcı olabilecek lekeler kalabilirmiş ki güneş olmayan havalarda bile 50 faktör koruyucu krem sürmeden dışarı çıkmamanız gerekiyor.

İlk Seans ve Sonrası

İlk seansımı Aralık sonu yaptırdım. Seanstan yarım saat kadar önce yüzüme anestezik bir krem sürüldü. İşlemin süresi sizin acıya ne kadar dayanabildiğinize bağlı olarak değişiyor. Ben bu konuda biraz metanetli olduğum için ara vermelerini istemedim. O nedenle seansı 15-20 dk’da bitirmek mümkün oldu. Daha önce de belirttiğim üzere oldukça acı veren bir uygulama. Odayı neredeyse nefes almayı güçleştirecek berbat bir yanık kokusu kaplıyor. Bildiğiniz cayır cayır yanıyorsunuz yani. Daha sonra yüzünüze anibiyotik içeren bir krem ve üzerine de bir yanık merhemi sürüyorlar. İşlemden sonraki 3 gün banyo, duş yasak diyerek sizi evinize postalıyorlar.  Muayenehaneden çıktığınızda herkes size bakıyor çünkü yüzünüz tüp patlamış gibi mor-kırmızı! Bu nedenle yanınıza güneş gözlüğü, şapka filan almanız iyi olur.

Bu arada acınızın geçmiş olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, hala acılar içinde yanmaktasınız. Cildinizi asla kuru bırakmamanız gerekiyor. Günde 3 kez antibiyotikli merhemi ve 5-10 kez de yanık merhemini sürmeniz iyileşme süresini rahat ve daha çabuk atlatmanız bakımından önemli.

İlk 3-4 gün değil insan içine çıkmak aynaya bakmanızı bile tavsiye etmem. Çalışıyorsanız planınızı buna göre yapın. En güzeli bir hafta işe gitmeyecek şekilde bir ayarlama yapmanız. Benim iyileşmem oldukça kısa sürdüğünden 5. gün işe gidebildim ama bu sürenin kişiden kişiye değişiklik gösterdiğini ve 10-12 güne kadar uzayabildiğini unutmayın.

Yine de en sıkıntılı dönem ilk 3 gün diyebilirim. Yüzünüzde yüzlerce minik kabuklu yara var, sanki yanaklarınıza,alnınıza  kum yapışmış gibi. Geceleri pek iyi uyuyamıyorsunuz.

4.gün banyoyla birlikte kabuklardan bir miktar kurtuluyorsunuz tabii lifleyerek ya da keseleyerek değil asla! Kendi kendine düşmeleri gerekiyor. 3.günden itibaren 50 faktör güneş kreminizi sürmeyi bir sonraki seansa kadar ihmal etmiyorsunuz.

10-15. gün cildiniz bebek gibi oluyor. Tüm acılara değer diyorsunuz. Sonra yavaş yavaş o tazelik yok oluyor. Bu arada bir ay geçmiş ve 2. seansınızın vakti gelmiş oluyor zaten.

2. Seans ve Sonrası

1.gün

2. seansımı bugün yaptırdım. İllk seansta başıma gelecekleri öğrendiğimden midir nedir sanki bu seans biraz daha rahat geçti. Canım yanmadı zannetmeyin sakın ama en azından ilk seansta olduğu gibi yarıda bırakıp, kaçıp gitmeyi düşünmedim. Yaklaşık bir buçuk saat sonra yanma hissi geçti, kırmızılık da biraz azaldı gibi. Ciddi bir kuruma olduğundan saatte bir yanık kremini sürüyorum. Kremi sürerken acıyor tabii biraz ve hafiften yanma başlıyor.

2.gün

Dünkü satırları yazdıktan sonra ilerleyen saatlerde ateşim çıktı. Hani güneşin altında fazlaca kalır ve haşlanırsınız, akşam hafif çıkar ateşiniz, sıtmalanır gibi olursunuz ya aynen öyle bir şey. Huzursuz, uykusuz, kötü bir gece...

Aynaya baktım az önce, bugünkü renklerimiz kara-mor! Yüzün her yeri minik yaracıklarla kaplı olduğundan esmerleşmiş gibi görünüyor insan.Dün küçük bir bölgede hafif kanama olmuştu. Lazer biraz derine mi kaçmış ne. Oldukça kötü, başıma iş açmaz umarım. Güney Korelilere benzemişim sanki, şişmiş yüzüm. 2. seansın olmasa bu surat iflah olmaz diye paniklerdim ama geçecek biliyorum. Yine de şuanda berbat hissettiğim gerçeğini değiştirmiyor bu. Sabır...

3.gün

Yine uykusuz bir gecenin ardından sıkıntılı bir gün. Doktor bu kez dozu biraz daha yükselttiğini söylemişti. İyileşmek biraz daha uzun zaman alacağa benzer bu kez. En kötüsü kaşıntı, gerçekten çıldırtıcı olabiliyor bazen. Banyo yapamamak da korkunç bir şey. Yarını iple çekiyorum.

Gelişmeleri her gün bu yazıyı güncelleyerek size aktarmaya devam edeceğim. Yorum bölümünü kullanarak siz de sorularınızı yöneltebilirsiniz, yanıtlamaya çalışırım.

4.gün

Banyoyla birlikte kabukların bir bölümünden kurtuldum ve rahatladım diyebilirim.

5. gün

Yüzüm insan içine çıkabilir bir hal almaya başladı. Kabukların döküldüğü, yeni cildin ortaya çıktığı bölgeler inanılmaz güzel, bebek cildi gibi. Tüm sıkıntıya rağmen "işte buna değer" dedirtecek cinsten bir güzellik :)