16 Şubat 2014 Pazar

Ehliyetsiz adamlar


Dün gazetede gördüğüm, kadına yönelik şiddetle ilgili bazı veriler karşısında şaşırdım. Haberde 2013 yılında Türkiye’de 61 kadının sevgilileri ve kocaları tarafından öldürüldüğü, bunların 13’ünün mahkeme kararıyla korunuyor olduğu yazıyordu. Oysa gerçek rakamların bunun çok daha üzerinde olduğunu bir yerlerde okuduğuma emindim.

Nitekim yaptığım küçük bir araştırmayla yanılmadığımı gördüm. Sadece Ocak 2014’te erkekler tarafından öldürülen kadın sayısı 23’tü güzel memleketimizde!
(Merak edenler tüyler ürperten tahmin ve basına yansımış haberlerden derlenen verileri yazının sonunda görebilirler. )

Kadınları, bu hasta olduğu çok aşikar erkeklerden devletin koruyamadığı bir gerçek! Korunma talep edip de öldürülen 13 kadından bahsetmiyorum. Şiddet görmesine rağmen bir suçlu gibi, utanarak bunu saklayan, korku ve çaresizlikle sinmiş bir %92 varsa, durum korumaya almakla çözülecek kadar basit değil demek ki… Bir insanı öldürmenin, ona işkence yapmanın ne dinle, ne de ataerkil aile düzeniyle bir ilgisi olabilir. Bunlar, düpedüz failinin kafadan sakat olduğunu gösteren fiilerdir. Akıl hastanesinde olması gereken, tedavi görmesi gereken binlerce adam elini kolunu sallayarak aramızda gezmektedir. Şiddet nedeniyle birkaç ay içeri tıktığınız adamın çıktıktan sonra ilk işi o kadını öldürmek oluyorsa bunun adı “bile bile lades”tir.

34 şiddet mağduru kadının kimlik bilgileri değiştirilmiş, 4 kadına “hayati tehlikeleri yüksek” gerekçesiyle estetik cerrahi uygulanmış! Çok güzel, bu kadınlar adına pek sevindik de bu adamlar şimdi ne yapmaktadır acaba? Estetik operasyona yollayacakları yeni kurbanlarını arıyor olmasınlar sakın?

İlkokuldan itibaren erkeklerin ruh sağlığı taramasından geçirilip, kontrol altına alınmaları gerekiyor bence. Özel eğitimler almalarını (Nazilli’de suç işlemiş ve suça meyilli 300 çocuk spor aktivitelerine yönlendirilmiş ve suç oranının %80 azaldığı görülmüş), tedavi görmelerini sağlamak gerekiyor. Hatta her yıl yenilemek zorunda oldukları bir “ruh sağlığı yerindedir” sertifikası verilsin kendilerine, ilişki ehliyeti gibi bir şey. Abarttığımı düşünenlere, çevrelerine dikkatlice bakmalarını tavsiye ederim. Yetişkin erkeklerin durumu ortadayken, son günlerde bir de bacak kadar veletlerin annelerini tekmelediklerine şahit oluyorum, bağırıp çağırıp küfür ettiklerine… Kadın yine ne yapıyor biliyor musunuz? Utanıyor, çevresine gülümseyerek aslında hiperaktif (çok güzel ve özel bulunan bir sıfat haline geldi!), afacan (!), sevimli bir oğlu olduğu görüntüsü vermeye çalışıyor. Bugün annesini tekmeleyen bu yaratığın yarın kız kardeşini, kız arkadaşını, karısını tekmelemesi beklenmeyecek bir durum mu sizce?

2013 Bilançosu

25 Kasım 2013 tarihinde, Diyarbakır Barosu tarafından, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle düzenlenen basın açıklamasında, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları, Danışma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü Av. Halime Sanlı şöyle diyordu:

“Sadece resmi verilere göre 2013 yılında 28 bin kadının şiddete maruz kalmış, 95 kadın hayatını kaybetmiştir. Resmi olmayan rakamlara göre ise Türkiye'de kadın cinayetleri son 10 yılda yüzde bin 400 artış göstermiş; 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2013'ün sadece ilk dokuz ayında bu rakam 842'ye ulaşmıştır"

2008 Nisan ayından bu yana gazetelerin üçüncü sayfalarına yansıyan adli vakaları tarayan ve kadına yönelik şiddet haberlerinin çetelesini tutan Bianet’in açıklamalarına göre öldürülen 214 kadının  yüzde 54’ü ateşli silahlarla, yüzde 30’u bıçakla öldürüldü: 116 kadın ateşli silahlarla, 65 kadın bıçakla, 16 kadın boğularak, 9 kadın darp edilerek, dördü işkenceyle, ikisi balkondan düşerek, biri yakılarak öldürüldü. Bir kadının öldürülme şekli haberlerde yer almadı.

Kadınların yüzde 13,5’i şiddet gördükleri için şikayetçi olduğu ya da koruma tedbir kararı çıkarttığı halde öldürüldü: Öldürülen 13 kadının katilleri hakkında tedbir kararı sürüyordu; dört kadının katilleri hakkındaki koruma tedbir kararları cinayetin hemen öncesinde sona ermişti; 12 kadın ise katilleri hakkında defalarca şikayette bulunmuş ancak talepleri cevapsız kalmıştı.

Ayrıca dört erkek şiddet suçundan yattıkları cezaevinden izinli ya da denetimli serbestlik kapsamında çıkarak ya da tahliye edildikten hemen sonra cinayet işledi.

Kadınların yüzde 15’i boşanmak istedikleri için öldürüldü: boşanmak isteyen 32 kadın öldürüldü, 19 kadın şiddet gördü.

Kadınların yüzde 54’ü kocaları veya eski kocaları, yüzde 12’si sevgilileri, yüzde 18’i akrabası olan erkekler tarafından öldürüldü.

Cinayetleri işleyen erkeklerin 23’ü intihar etti, 7 ise intihara teşebbüs etti.

Cinayetlerin dörtte biri Marmara, beşte biri Ege bölgelerinde yaşandı. Kadın katlinin en çok yaşandığı iller sırasıyla İstanbul (29), İzmir (18), Antalya (12), Ankara (9), Diyarbakır (9) ve Antep (9): 214 cinayet vakasının yüzde 25’i Marmara Bölgesi’nde, yüzde 20’si Ege, yüzde 15’i Akdeniz yüzde 13’ü Güneydoğu Anadolu, yüzde 11’i İç Anadolu, yüzde 8’i Karadeniz ve yüzde 8’i Doğu Anadolu bölgelerinde gerçekleşti.


Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün aile içi şiddet araştırmasının sonucuna göre şiddete uğrayan kadınların yüzde 92'si şikayetçi olmuyor. Bu durumda, çeşitli yöntemlerle koruma altına alınan kadın sayısının 6000 olduğundan hareketle şiddete maruz kalan kadınların sayısının 300.000 civarında olduğunu söyleyebiliriz sanıyorum. 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder