Yaklaşık bir haftadır zombi gibi dolaşıyoruz. Bir gözümüz Twitter’da,
Facebook’ta, bir gözümüz sözde yandaş
olmayan gazetelerde (iktidar yanlısı olmayanlar da yandaş, tarafsızını
görmedik!), bir gözümüz mahkum edildiğimiz malum kanallarda… Konu? Dünyanın en zevksiz, dünyanın en adi konusu;
siyaset! Konu, ülkemizin içinde bulunduğu rezil durum ve bu rezil durumdan prim
yapacağını düşünen, neredeyse zil takıp
oynayacak sünepe muhalefet! Konu; varlığı yeni keşfedilmiş gibi yapılan,
kiminin sempatik bulduğu, kiminin suya sabuna dokunmamak için hala görmezden
gelmeye çalıştığı, kiminin “paralel” sıfatı vermek suretiyle bile aslında yan
yana, kol kola yüründüğünü itiraf ettiği Cemaat! Konu, tümden aklını yitirmiş
halk; helal olsun diyenler, sefam olsun diyenler, gözyaşlarıyla aşıkların yeniden
kavuşmasına alkış tutanlar, küfür edenler, çocuk psikolojisiyle kafayı bozanlar,
duyduğuna inanmayıp ille de görmek isteyenler… Konu; her akşam bir yenisi piyasaya sürülen
kayıtlar. Sözcük dağarcığımıza yeni eklenen uğursuz kelime; tape, tapeler…
Paramızdan üç sıfır atıldıktan sonra unuttuğumuz milyar,
trilyon gibi bol sıfırlı rakamları telaffuz ediyor birileri, biz de simit, 100.000.-TL’lik
ev, memur maaşı cinsinden karşılığını bulup tasavvur etmeye çalışıyoruz yeniden
bu bol sıfırlı paraların ne anlama geldiğini. Başka türlüsünü almıyor havsalamız…
Biz başka bir memlekette yaşıyoruz çünkü… Su faturası biliyoruz
“Allah kahretsin! Nasıl 30.-TL olur?!” Doğalgaz faturası biliyoruz; geçen ay
300.-TL geldiği için bu ay evin ısısını “ölmeyecek kadar” dereceye düşürmemize
neden olan, bir çift çorap daha giydirip çocuklara telafi etmeye çalıştığımız…
Ev kirası biliyoruz 500.- TL, zamanın nasıl jet hızıyla geçtiğini, ömrümüzün
tükenip gittiğini kafamıza kafamıza vurup duran…
Birileri 13.000 km bölünmüş yol yaptığını söylüyor. Hiç
görmediğimiz ve muhtemelen göremeyeceğimiz yollar. Her ay kaç iş günü var diye
hesaplıyoruz biz, yol parası 160.-TL… Yol denince bunu anlarız. Seyahat gibi
bir lüksümüz yok bizim! Yılda bir kez borç harç memlekete gideriz belki tatil
niyetine!
Bizim derdimiz gücümüz bunlar… Bu mini minnacık meblağlarla uğraşırken geçiyor
hayat! Kendi küçük dünyamızda, bir türlü bir araya gelmeyen yakamızı çekiştirip
duruyoruz. Üç-beş kuruşumuz olamadı hiç kenarda. “Sıfırlamak” tekrarlandıkça
anlamını yitirmiş bir kelime gibi, rutinimiz bizim. Ona bile razıydık aslında ama
eksilerde yaşıyoruz çok uzun zamandır. Her gün bir başka icatla çıkıyorlar
karşımıza. Biri oturup 24 saat düşünüyor sanki. “Nasıl nasıl nasıl daha perişan
edebiliriz bu insanları!? Hımmm… Gelir tespiti yapalım. İşsiz güçsüz adamdan da
(zorla) genel sağlık sigortası primi alalım mesela! 350.- TL’den fazla geliri
varsa, 50.-TL-250.-TL’sini alabiliriz! Tükenmez bir kaynak, sayıları her gün
artıyor bu pis işsizlerin! ” Muhteşem bir buluş doğrusu! İşsiz adamın nasıl
geliri olur? E babasının üç kuruş maaşı ne güne duruyor ayol, o ödeyecek işte! Akıllara zarar! İnsanı gerçekten de zıvanadan
çıkartabilecek düzenlemelerden yalnızca biri…
Bunlar yüzünden mi ahlaksızlığa, çalmaya çırpmaya meyilli,
özenen insanlar olduk acaba? “Elime fırsat geçse ben de yapardım”cılık almış
yürümüş gibi görünüyor. Yoksa iyi beslenemediğimiz için kafamız mı durdu? Bu
korkunç yaşam mücadelesi yüzünden mi mukayyet olamadık acaba aklımıza? Kısır
döngü! Ahlaksızlık yüzünden fakirleşen bir millet, fakirleştikçe ahlaksızlığı
normal karşılıyor!
İyi kötü bir inancımız vardı bizim. Bir gün her şeyin hesabının
sorulacağı düşüncesi rahatlatırdı bizi. Onu bile alıp yerden yere vurdular, bir
oraya bir buraya çekiştirirken paramparça ettiler. Türban, dediler, şeriat,
dediler de yolsuzluğun, rüşvetin lafını etmediler! Gizli anlaşmalarla,
iktidar-muhalefet el ele geldik işte bugünlere…
Umut tümden yitmiş, gitmiş. Kendi kendimize yalanlar
söyleyip avunmaya çalışıyoruz. Bu da geçer Ya Hu! Seçimlerden sonraaaa… Öğrenilmiş
çaresizliğimizle efendi gibi gidip geliyoruz işimize, hiçbir iktidarın
değiştirmeyeceğini bildiğimiz kaderimizle baş başa…
Nerde yanlış yaptık, nerde? Bu da geçer değil mi? Geçer mi
Ya Hu?
Geçer geçer :)
YanıtlaSilSezen'in şarkısıydı o derdim ama onun adını anmak da "cıs" oldu artık :) yine de umarız geçer :)
Silbuda geçer ya hu
YanıtlaSilhala umudumuz var ama... :)
Sil