2 Şubat 2014 Pazar

Sizin yalnızlığınız kaç metrekare ?


yalnızlık
- Hanimiş kızımın babası ? Baba de bakiim kızım ba-ba !
- Bab-baaa ….
- Ah baba diyen dillerini yerim senin! Hadi kızım şimdi de insan sosyal bir varlıktır de!
- !!!
- Hadi yavrum, in-san- sos-yal- bir- var-lık-tır !

Sanırım bu cümleyi o zaman öğretiyorlar bize, baba diyebildikten hemen sonra yani. Aksini savunduğumdan değil. Elbette yaşamak için ihtiyacımız var birbirimize. Öyle de yaşıyoruz zaten de benim takıldığım şu kimsenin dilinden düşürmediği yalnızlık meselesi!
Yalnızlık üzerine yazılmış nice şarkılar, şiirler, replikler… Sanki, kültürümüze biraz ters gibi geliyor bana. Yalnızlık derken başka bir şeyleri mi kast ediyoruz acaba? Tatminsiz, tüketmekten üretime fırsat bulamadığımız zavallı hayatlarımız mı yüz yüze gelmekten kaçtığımız? Tembelliği içselleştirip kurtarılmayı bekleme durumu mu ?



En çok büyük evlerde yalnız yaşayanlara acırız. Onlar da kendilerine acırlar ki bunu sık sık “koskoca evde yapayalnızım” sözleriyle dile getirirler.
Buradan da anlayacağınız üzere, yalnızlığın ölçü birimi metrekaredir! Kişi başına düşen m2 sayısı ne kadar artarsa, paralelinde yalnızlık da o kadar artar. Buna göre, 100 m2 evde yaşayan bir çiftin yalnızlığı 100m2/2 = 50 m2'dir. 50 m2 için oldukça büyük bir yalnızlıktır diyebiliriz. Bu yüzden bu çifte hemen iki çocuk yaparak yalnızlıklarının m2’sini düşürmelerini salık veririz. Çünkü yalnızlıkla mutluluk ters orantılıdır. Bunu bir örnekle açıklayalım : Kişi başına 50 m2 yalnızlığı olan bir çiftin mutluluğu olsa olsa 10 km’dir.  Eğer iki çocukları olursa yalnızlık 100m2/4= 25 m2'ye düşerken mutlulukları ise en az  20 km’ye uzar (mutluluğu etkileyen başka faktörler de olduğundan en az diyorum, yoksa 100 km’ye kadar uzadığı görülmüştür!). Bu ailenin evine dört kişi misafir olursa yalnızlık 12,5 m2'ye düşer ki siz düşünün artık bu nasıl uzun pardon büyük bir mutluluktur(!)

100 metrekare evde doğdun diyelim, anne, baba ve kardeş(ler)inle yaşıyorsun. Olsa olsa 10 m2 odanda birkaç saat ders çalışırken yalnız kalabilirsin. Daha fazla bırakmazlar zaten.

- Bey,  git bak bakalım, kaç saattir odasından çıkmadı. Bir derdi mi var bu çocuğun? Bir işler çeviriyor olmasın sakın? Meyve soyuyorum gelsin hadi…
................
- Kızım, e hazırlanmamışsın daha? Hadi çabuk, Necmiye teyzenlere gidiyoruz.
-  Anne ben gelmesen? Çok dersim var?
- Ne! Yeni yeni icatlar çıkarmaya başladın! Olmaz öyle, yalnız kalamazsın. Hadi hadi çabuk! Yarın Pazar, bütün gün çalışırsın.
...............

Öyle böyle geldin otuz yaşına. Ailenle yaşıyorsun. Elin ekmek tutuyor ama evlenmediğin için ayrı bir eve çıkmak ancak uzak bir hayal olabilir senin için. E, zaten yalnız da çekilmez ki bu hayat ! (hiç denemedin, bilmiyorsun ama öyle diyorlar ya! Hem ne öğrettiler sana, hım? Tekrar et bakiim neymiş ? İnsan sosyal bir varlıktır!) Yaşın da kemale erdi, evlenip çoluk çocuğa karışmak lazım bir an önce. Yoksa nasıl düşürebilirsin m2’yi ? Hem aileni düşün, onların mutluluğu da torun sayısıyla birlikte artacak. Yalnız mı ölmek istiyorsun! Yaşlılığında kim bakacak sana!
...............
- Alooo…  Mehmet oğlum ? Napıyorsun yaaa ?
- İyiyim ağbi, iki saat önce bıraktığın gibi… Sen napıyorsun ?
- Hiiiç… Yengen annesine, İstanbul’a gitti de… Yalnızım, canım sıkılıyor… Gelsene maçı beraber seyredelim ?
- Öyle mi ? Ne zaman gitti ağbi, bahsetmedin hiç ?
- Bir saat önce gitti, aradılar, hastaymış biraz kayınvalide… Bir haftadan önce dönmez. Ee geliyor musun ?
- Çok isterdim ağbi de bizim peder bozulur şimdi, ona söz vermiştim birlikte seyrederiz diye…
- Hmm anladım… Yarın görüşürüz o zaman işyerinde…
- Görüşürüz ağbi…
Aaah ah! Yalnızım dostlarııııım, yalnızım yalnız… diye şarkı söylemenin vaktidir şimdi! Tam 90 m2'dir çünkü yalnızlık! Hem de net 90, brüt 102 m2! Hem de bir saattir! Hem de bir hafta daha!

Kimi kandırıyorsunuz? Sosyalleşmek mi bu? Daha iki saat önce işyerinde yüz tane insanla sosyalleşemedin mi yeterince kardeş ?

Hayatı boyunca yalnız kalmadığı halde (belki de bu yüzden!) yalnızlıktan deli gibi korkan, birkaç gün yalnız kalsa sudan çıkmış balığa dönen, kendine ayıracak, kitap okuyacak zamanı olmadığından yakınırken, yalnız kaldığında hemen telefona sarılıp “çok yalnızım” triplerine giren tuhaf insanlar cumhuriyetidir burası…

Sürekli birilerine ihtiyaç duyanlar benim nazarımda “sosyal” değil yetersiz insanlardır. Evlenmek, çocuk yapmak da kesmez bunların yalnızlıklarını. Hiçbir üretimleri olmadığı için başka çiftlere, aile dostlarına filan ihtiyaç duyarlar. Allah korusun bir hafta sonu yalnız kalsalar birbirlerine sararlar, kavga ederler. Hep bir kalabalık, curcuna olsun da arada kaynasınlar isterler. Dün birarada oldukları arkadaşlarını yarın diğer arkadaşlarıyla birlikte çekiştirirler. Maksat muhabbet olsun! Kimse de çıkıp “yahu madem öyle niye hala görüşüyorsunuz, dün niye birlikteydiniz ?” demez. Yoksa konuşacak bir şeyleri kalmayacağını bilirler, gizli bir anlaşmadır bu. Hem yalnız kalmayı engeller hem de dedikodu malzemesi yaratır.

Gerçekte yalnız olan insanlar, yalnızlıktan yakınmayan, hatta onu sevdiğini iddia edenlerdir. Zira sayıları pek azdır. Hallerinden mutlu bu azınlık, rahatsız eder diğerlerini. Asosyallikle suçlayarak aralarına katılmaya zorlarlar bu gibileri. Hiçbir insan kendi kendine yetmemeli, herkes iyi zaman geçirmek için birilerine muhtaç olmalıdır! O neymiş öyle canım! İnsan sosyal bir varlıktır! Yeni yeni icatlar çıkarıyorsunuz! Ne ?! Eviniz 200 m2 ve yalnız mı yaşıyorsunuz... Ne kadar mutsuzsunuz bayım! Bari daha küçük bir eve taşının!!!

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder